Yine Geleceğim
Vitrin camını kaplayan buz tabakası, hohladığı nefesi işe minik sellere dönüştü. Kayan su damlacıkları, cam tabakası üzerinde yarışıyorlardı. Şimdi, çoğunlukla esen rüzgârın ardından beliren durgunluğa benzeyen bir şey oldu. Puslu vitrin camı billurlaştı ve herşey olduğu gibi meydana çıktı.
—Tamam, yerinde duruyor, diye mırıldandı.
Sağ elini hızlı hızlı çarpan minik yüreğinin üzerine koymuştu. ‘Acaba’ların uğuldadığı bir fırtınaya tutulmuş gibiydi. Dudakları, akordu bozuk bir piyanonun tuşları gibi ses çıkartıyordu.
—Acaba alabilecek miyim?
—Acaba alabilecek miyim?
Acaba, acaba?
Ve devam eden bir sürü acabalar onu dükkânın içine itiverdi.
Dükkânın içi sıcaktı. Tıpkı annesinin yüzünü öpen sıcak dudaklarına benziyordu. Isıtıcı ve güven verici.
—Ben, diye kekeledi.
Tezgâhtar, ondan önce konuştu.
—Haydi, başka kapıya, Allah versin!
Konuşamadığı kelimeler yumağı, adeta nefesini kesiyordu. Boğuluyordu sanki.
Kovmak istediği küçük insanın olduğu yerde mıhlandığını gören tezgâhtar bu sefer bağırdı:
—Sana söylüyorum, çık git.
Bu defa elleri konuştu. Kırışık birkaç kâğıt parayı uzatmak için onları kullandı. Sonra da:
—Şuracıktaki kitabı istiyorum, diyebildi zorla.
Tezgâhtar, tuşa gelmiş mağrur bir güreşçi gibiydi. Çok utanmıştı. Bugünün midesinden önce kafası acıkan ilk müşterisiyle karşı karşıyaydı.
Uzatılan parayı, ak saçlı dükkân sahibi aldı. Paralar kırışıktı ve ter kokuyordu. Dükkân sahibi, bereketine yüzde yüz inandığı paraları özenle kasaya koyarken o da günlerdir özlemini çektiği kitabına kovuşuyordu. Sevinç çığlıkları atmamak için kendini zor tutuyordu.
Kucakladığı kitabı ile dükkânın kitap dolu raflarına, ak saçlı dükkân sahibine ve aceleci tezgâhtara ‘ Yine geleceğim’ dedi. Sonra da açtığı dükkânın kapısından uçarak çıktı, gitti.
Açılan kapıdan soğuk bir rüzgâr girdi içeri. Rüzgârla birlikte, açılan kitap sayfaları da yeni bir dost bulmanın sevinciyle, günün ilk müşterisine alkış tutuyorlardı.
Feridettin ATATUĞ
Çok hoşuma giden bir hikaye. Sizle paylaşmak istedim^^